Gün kızıllaşmıştı, adımlarını hızlandırdı otobüs beklemek yerine dolmuşla gidecekti eve. Aşağı duraklardan binmek yerine üst duraklardan dolmuşa biner, henüz boş iken yerinin güvenliğini sağlardı. Toplu taşımalar bazen gerçekten sinirlerini zorlardı ama ona göre her şeyin bir yolu vardı, kolaylıklar insanı olmaya bayılırdı. Dolmuşla ev arası 10 dakika, hele inince sokağın başında, köşeden gözükürdü kırmızı boyalı evleri. Uzun ince bir sokak, penceresinden bakınca gözüken çam ağaçlarını izlemeyi severdi, çocukluğundan beri. Sanki sokağın huzuru tek yeşilliği olan o çam ağaçlarından gelirdi. Zaten ağaçları da çok severdi. Çocukken tepesine çıkması kolay bir ağaç buluversin yeter ki... Bu çam ağaçları oldum olası büyüktü, onların altından çam fıstığı toplamayı severdi en çok. Babası göstermişti büyük çam ağaçlarının kozalağında çam fıstığı olduğunu, birlikte kırıp yemişlerdi. Yıllar sonra bile kocaman kız haliyle sokağı kollar alelacele toplar geçerdi çam fıstıkların...
Kabul etmek zor, kolaydı inkar, Mahzun ifadeyle boş gürültüydüm. Kaçtıkça kollarımın arasında hafifçe rüzgar, Okşarken, uzağa koşan böbürtüydüm. Millerce, kilometrelerce fark atarken övünç, Sokağım gibi rampaları geçerken sevinç, Çakılları atlarken pek bir dinç, Zihni miadını doldurmuş döküntüydüm. Çıkmak düzlüğe tam nefes biterken, Soluk soluğa bakmak yeni gelmişken, Uzun sürece taradım başıma, bir han Bulunca coşan hayvani dürtüydüm. Şehirler usturuplu bir afet gibi, Sezdirerek, göstererek vurur ve asabi, Kaçmak tekrar yürürlükte, zira sincabi Renkli tavanı izlerken pek kötüydüm. Güven, sözcükler arası dengesizlik, Ellerinden tutmalı ki aksi belirsizlik, Dağarcığa uygunsuz bu duran benlik, Ben yaşayan herkese yüzüstüydüm. İnkar... İnkar yüklü düşünceler bulanıktır Ve başlar ardından soğuğun hissi, ılık ılıktır, İnkar... İnkar nüksedince nalan kapıda eşiktir, O evi başıma yıkan çöküntüydüm. 26.06.2017 Nu:1